sağlık

Musculer Distrofi - Kas Erimesi

TANSİYON İLACININ
FARELERDE KAS RAHATSIZLIĞINI TEDAVİ ETTİĞİ BULUNDU



John Hopkins üniversitesinden araştırmacılar fareler üzerinde yaptıkları deneylerde hali hazırda yüksek tansiyon ilacı olarak piyasada satılmakta olan bir ilacın Marfan sendromunun yol açtığı kas harabiyetini tersine döndürdüğünü ve duchenne muskular distrofide görülen kas yıkımını önlediğini tespit ettiler.

2006 yılında Harry Dietz M.D’nin önderliğinde bir ekip Marfanlı fareler üzerinde yaptığı çalışmada losartan (Cozaar) tansiyon ilacının aortu etkin biçimde güçlendirerek kalpde büyüme ve patlama riskini önlediğini keşfettiler. Bu yönde losartanın etkinliğini belirlemeye yönelik klinik deneyler birkaç hafta içinde başlatılacak.

John Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesinden Profesör Dietz tarafından Marfan sendromuna yakalanmış olan çocuklarda aort probleminin yanı sıra kas zayıflığı ve yetişkinlerde düzgün beslenme ve egzersize rağmen kas oluşumu problemi görüldüğü ifade edilmektedir.

Dietz ve arkadaşları yaptıkları çalışmalar sonucunda aort problemi de dahil olmak üzere Marfan sendromunda ortaya çıkan bir çok problemin sebebinin vücutta hücre hareketlerini yönlendiren TGF beta aktivitesinin aşırı yüksekliğinden kaynaklandığını tespit ettiler.

Araştırma ekibi öncelikle marfanlı farelere TGF beta aktivitesini bloke eden bir protein enjekte ettiler. Yapılan gözlemde TGF beta aktivitesinin bloke edildiği grubun kaslarında işlem yapılmayan gruba göre daha fazla gelişme ve büyüme gözlendi. Dietz mikroskop altında yapılan incelemede blokajın yapıldığı grupta kasların daha büyük ve daha iyi durumda olmasının ötesinde uygulamanın yapıldığı farelerde bir kuvvetlenme ve yorgunluklarında bir azalma görüldüğünü ifade etmektedir.

Daha sonra araştırma ekibi marfanlı farelere piyasada tüm yaş gruplarında yüksek tansiyon tedavisi amaçlı satılan ayrıca TGF beta aktivitesini bloke ettiği bilinen losartan verdiler. 6 aylık losartan tedavisinin sonucunda farelerde tüm kas yapısı geri geldi ve farelerde önemli ölçüde güçlenme oldu.

MELATONİN-SEROTONİN

MELATONİN : Gece artar.gündüz azalır. beyindeki pineal gland'den salgılanır, pineal gland'in bilinen tek hormonudur. salgılanma miktarı gece artar, ergenlik çağında gittikçe daha az salgılanır, bu yüzden cinsel hormonlarla bir inhibisyon ilişkisi olduğu düşünülür....

SEROTONİN : depresyonun bu hormonun üretiminin azalması sonucu ortaya çıktığı rivayet edilir salgilanmamasi belirli sure siniri sonunda intihara sebebiyet vermektedir. Sarımsak serotonin salgısını artırır.Serotonin nörotransmitter bütün duygu ve düşünceleri yönetir.

kalsiyum asit alkalin dengesini sağlar. Stres konusunda özellikle asit alkalin dengesi korunmalı.

DUCHANNE MUSCULER DİSTROFİ

Bu hastalık vücudun neresindedir?
Duchanne kas distrofisi bir kas hastalığıdır.

Vücudun Neresi Hastadır?
Vücudumuzu hareket ettiren ve kolumuza, bacağımıza dokunup sıktığımızda elimize gelen kitleler kaslardır. Kaslar, binlerce kas hücresinden oluşur; bu hücrelerin her biri zarla çevrilidir. Sizde bu kasların her bir hücresinin zarında var olması gereken bir madde (DİSTROFİN isimli protein), yapısal olarak eksiktir.

Bu bozukluk; nasıl hastalık belirtisi ortaya çıkarıyor?
Hareket etmemizi ve gücümüzü sağlamak için kaslarımız kasılır. Bu kasılma her bir kas hücresine çok fazla yük bindirir. Eğer çevresindeki zar yeterince kuvvetli değilse kas hücresi bu kasılma sırasında bu güce dayanamaz ve zar yırtılır. İşte kas hücresi zarındaki DİSTROFİN, kaslarımızı kasılma sırasında yırtılmaya karşı koruyan maddelerden biridir. Dolayısıyla DİSTROFİN eksik olduğunda bu dayanıklılık sağlanamaz ve kas hücresi yırtılır, ölür. Eğer bir kasımızdaki hücrelerin çoğu yok olur, ortadan kalkarsa, geride kalanlar kasılmaya, yani hareket etmeye ve güç oluşturmaya yetmez. Böylece gücümüz ve hareketlerimiz azalır. Yani, DİSTROFİN’ in eksikliği doğuştan beri olduğu halde şikayetler ancak çok sayıda kas hücresi öldükten sonra, belli bir yaşta ortaya çıkar.

Hastalığın belirtileri nelerdir, seyri nasıldır?
Hastalığın belirtileri, güç kaybı ve hareketlerde azalmadır. Bu belirtiler ilk olarak kalça çevresindeki kaslarda başlar. Bu nedenle ilk belirtiler yokuş ve merdiven çıkmayı, oturduğu yerden kalkmayı etkiler. Giderek normal yolda yürüme zorlaşır, hasta sık sık düşer. Omuz çevresindeki kaslar etkilendiği zaman kollarda zayıflık ortaya çıkar. En son olarak solunum ve gövde kaslar etkilenir. Hastalık kalp kasını da tutabilir ama bu genellikle ciddi bir belirti ortaya çıkarmaz.

Hastalık kimlerde ve ne sıklıkta görülür?
Hastalık genel olarak erkek çocuklarda görülür. Doğan her 3500 erkek çocuktan biri bu hastalığa yakalanmış olarak doğar. Kızlar genellikle taşıyıcıdır, hastalık belirtisi göstermezler. Ancak, seyrek de olsa taşıyıcı kızlarda da hastalık belirtisi ortaya çıkabilir.

Hastalığın nedeni biliniyor mu?
Evet biliniyor. Vücuttaki DİSTROFİN eksikliği, bu maddeyi üreten (kodlayan) bir gendeki bozukluk nedeni ile ortaya çıkmaktadır. Yani genetik (kalıtımsal) geçişlidir. Hastalık ya bir önceki kuşaktan aktarılmıştır veya anne karnındaki oluşum sırasında bu gen yanlış oluşmuştur. Her iki durumda da ortaya çıkan sonuç aynıdır. Arada hiçbir fark yoktur. Hasta olan gen, cinsiyet kromozomlarından biri olan X kromozomunun Xp21 bölgesindedir.

 

Besinler ve Mutluluk

Mutlulukla yediğimiz gıdaların yakın ilgisi vardır. Huzurlu, neşeli, rahat bir hayat için yediklerimizin doğal, işlenmemiş gıdalar olmasına dikkat etmemiz gerekiyor. Üzüm, ceviz, balık, sarımsak gibi gıdalar beyni güçlendirip depresyonu önlerken, pasta, kola ve beyaz ekmek konsantrasyon zorluğu ve halsizliğe neden oluyor.


Beynimiz, öğrenme, davranma, muhakeme, hareket etme gibi hayati fonksiyonları yerine getirirken çok fazla enerji harcar. Bu enerjinin temel kaynağı “kan”dır ve beyine günde yaklaşık 850 litre kan gelir. Kan, içerdiği glikoz, protein, çeşitli enzimler ve oksijen ile beynin ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlar. Bu da tabii besinler sayesinde gerçekleşir.

Dolayısıyla mutluluk ve zihnimizin açık olmasıyla besinlerin yakın ilgisi vardır. Belirli bir besini almak, belirli sinir iletkenlerinin seviyesini belirleyebilir. Mesela beyin hücrelerinin kolaylıkla serotonin üretebilmesi için, içinde aminoasit bulunan yiyeceklere ihtiyaç duyarlar. Serotonin ruh halimizi, enerji düzeyimizi, hafızamızı, hayata bakış açımızı belirlemeye yardımcı olan bir sinir iletkenidir. Depresyonu düzelten ilaçların birçoğu beyindeki serotonin miktarını artırarak etkili olur. Serotonin azaldıkça depresyona, bunamaya, sinirli olmaya eğilim artar.



Selenyum neşelendirir

Selenyum maddesinin az bir miktarının beynin faaliyeti üzerinde büyük etkisi vardır. Yetersiz alımı halinde sinir iletiminde kesintiler olur. Çünkü beyinde serotonin, dopamin ve adrenalin gibi sinir iletkenlerinde selenyum etkilidir. Kesinti halinde ise ruh halimiz zarar görür.

Araştırmalar selenyum seviyesinin yeterli olduğu gıdalarla beslenen kişilerin kendilerini daha neşeli, iyi, üretken, güvenli ve enerjik hissettiklerini göstermektedir. Selenyum tahıllarda, sarımsakta, ette, balıkta ve yerfıstığında bulunur.



Kan şekeri düşükse beyin yavaşlar

Beynimiz, kandaki şeker miktarı konusunda tam bir oburdur. Sinir hücrelerinin ideal seviyede çalışması, kanımızda normal bir oranda şeker bulunmasına bağlıdır. Sinir hücreleri, kandaki glikoz olmadan hayatta kalamazlar ve gelişemezler. Glikoz, sinir hücrelerinin orijinal akıllı ilacıdır. Hafızayı, konsantrasyonu ve öğrenme yeteneğini canlandırır. Üzerimizdeki hüznü ve öfkeyi yatıştırır. Kan şekerinin düşük olması, beynin yavaşlamasına ve doğru bir şekilde çalışmamasına sebep olur. Fakat kan şekerinin çok yüksek olması da beynin performansına ve hafızaya zarar verecektir.

Glikoz kandaki şekerdir, ama sakroz (çay şekeri), fruktoz (meyve şekeri), karbonhidratlar ve bazı yağlar da vücutta sindirilerek glikoza dönüşürler. Glikoz da yakıt olarak kullanılır.

Glikozu kanda dengede tutabilmek için ise kan şekerini yavaş yavaş yükselten ve böylece beynimize düzenli bir şekilde glikoz gitmesini sağlayan glisemik indeksi düşük karbonhidrat­lar yemeliyiz. Böylelikle zihnimiz iyi çalışır, ruh halimiz düzgün olur. Rafineri (işlenmiş) gıdaların glisemik indeksleri genelde yüksek, doğal gıdaların ise düşüktür.



Balık depresyonu engeller

Bol miktarda balık yağı almak beyin hücrelerini ve hücrelerarası mesaj iletişimini güçlendirmektedir. Ayrıca serotonin de yükseleceğinden kendimizi daha iyi hissederiz.

İlginç olan bir nokta, düzenli ve bol balık yemek depresyona yakalanma riskini büyük ölçüde düşürmektedir.



Çikolata zihni sakinleştirir

Çikolata, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan beyine etkili kimyevi maddelerin yanı sıra, beyni yaşlanmaya ve hastalıklara karşı koruyan oksit gidericiler de içerir. Çikolatada serotonini artıran şeker ve zihni sakinleştiren yağa ek olarak, beyni uyaran ve iyileştirme özelliğine sahip feniletlamin gibi maddeler de vardır. Bu yüzden çikolata yiyerek ruh halimizi düzeltebiliriz.



Az kafein enerji verir

Bir doz kafein aldıktan sonra zihnimiz daha açık olur, daha iyi odaklanabilir, daha enerjik, üretici ve hatta daha zinde hale gelir. Bu yüzden az miktarda kafein yararlıdır. Ancak fazla alınırsa beyni güçlendiremeyeceği gibi ters etki yaparak sinir sistemini yıpratır ve alışkanlık yapabilir.



Sarımsak stresi giderir

Yüksek selenyum ihtiva ettiğinden sarımsağın ruh halimizi canlandırıcı ve enerji verici etkisi vardır. Ayrıca sarımsak insanın kendisini iyi hissetmesini sağlayan serotonin salgılanmasını teşvik ederek stresi giderir, endişe halini azaltır.



Üzüm unutkanlığı önler

Üzümün bol glikoz (tabii şeker) ihtiva ettiği, bu maddenin de beyin yakıtı olduğu bilinmektedir. Glikoz eksikliğinde can sıkıntısı artar, çabuk öfkelenme, isteksizlik ve unutkanlık ortaya çıkar. Üzüm yemekle kana karışan glikoz, hem bize enerji verir hem de beyne yakıt sağladığından bu belirtiler giderilir. Üzümde ayrıca B vitamini, demir, kalsiyum ve fosfor da bulunur. Bu maddeler de sinirleri besler, takviye eder.



Tam tahıl ürünleri rahatlatır

Tam tahıl ve bundan elde edilen, kepeği ayrışmış undan yapılan tam (komple) ekmek beyin ve ruh sağlığımız için yararlıdır. Kepeği alınmamış tahıllarda bulunan karbonhidratlar rahatlamamızı, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan serotoninin salgılanmasına yardımcı olurlar. Ayrıca kepekli tahıllar, stresle başa çıkmak için gereken B vitamini açısından da zengindirler.



Meyve beynin yıpranmasını önler

Beslenmemizin önemli bir parçası olan ve sağlığımız için gerekli olan meyveler bazı kanser türlerinden korunmak için de en güçlü silahımızdır. Ayrıca tatlı ihtiyacımızı gidermede idealdirler. Taze meyvelerin güçlü şifa verici özellikleri vardır.

Meyveler yaşlanmayı ve beynin yıpranmasını önleyici maddeler ihtiva ederler. Meyve yemek sağlığımız, mutluluğumuz ve uzun bir ömür için vazgeçilmez önemdedir.



Yetersiz su içmek tembelleştirir

Bol su içmek vücuttaki toksinlerin (zehirli atık maddeler) ve stresin diğer yan ürünlerinin atılmasına yardımcı olur. Ayrıca beyinde uygun bir elektrolit dengesi oluşturulmasının yanı sıra öğrenme ve karar vermeyle ilgili görevler için günde en az 8 – 10 bardak suya ihtiyaç duyulur. Yeterli su almayan öğrencilerin iyi öğrenme becerisi zayıflar; onların tembel, bezgin ve uyuşuk olmalarına sebep olur. Meyve, sebze, çay, çorba bol su ihtiva eder.

Ayrıca kayısı, kiraz, havuç ve doğal bal beynin enerjisini artırır ve kişiyi canlandırır. Lahana ise stres giderir. Doğal beslenmenin vazgeçilmezlerinden zeytinyağında da hafızayı koruyan, algılama ve kavramayı kolaylaştıran maddeler bulundurur. Yine beynimizin küçültülmüş modeli olan ceviz de harika bir gıdadır. Gümüş iyonu ihtiva eden tek meyve olması ilginçtir. Çünkü bu iyona beyin muhtaçtır.



Pasta ve kola mutsuzluğa neden olur

Son olarak şunu söyleyelim; beyaz un ve beyaz şeker ile bunlardan mamul gıdalar -kola, pasta, bisküvi, beyaz ekmek gibi- ilk alındıklarında rahatlık verirler. Ancak kan şekerini fazlaca ve birden yükselttiklerinden pankreas bezi faaliyete geçer, insülin salgılayarak kandaki şekeri düşürür. Kan şekerinin düşmesiyle konsantrasyon zorluğu, bezginlik, halsizlik ve mutsuzluk hali ortaya çıkar. Tekrar bu gıdaları almaya ihtiyaç duyulur. Bu kısır döngü sürer gider. Ama glisemik endeksi düşük (yani kan şekerini yavaş yükselten) gıdalar alındığında gerçekten kendimizi iyi hissederiz.

 
HOŞDELDİNİZ
 
Kullanıcı adı:
Şifre:
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol